25 Ocak 2012 Çarşamba

21:29 - No comments

Letonya'da Gönüllülük - TREXEVS'de yayınlanan yazı

Letonya'da Gönülülük 


  Letonya denilince akla ne gelir?
Avrupa ile Rusya arasında sıkışıp kalmış küçük bir ülke mi? Yoksa Avrupa Ekonomik Krizinin tavan yaptığı işsiz gençlerin cirit attığı ülke mi?

Peki Letonya’da gönüllülük denilince akla ne geliyor?
Hiç bunu düşündünüz mü? Öyleyse gönüllü gençler için Letonya’da 2 aylık Avrupa Gönüllü Hizmetimi sizlerle paylaşayım.

Nereden başlasam ki, anlatacaklarım çok! Her şey bir gece’de olmuştu. Başvurum kabul edildi ve aylarca hazırlık sürecinin sonunda kendimi Riga Havaalanında buldum. Ormanlarla çevrili, dümdüz bir yolda arabanın içinde gidiyordum, gönüllülük yapacağım yere. Sadece şaşkınlık içinde etrafa bakıyordum ve fotoğraf makinesinin şarjını bitirene kadar etrafın fotoğrafını çekiyordum.. Ve fotoğraf makinesinin şarjı bitti. Hele şükür, dünyaya döndün be Mehmet diye bir sesle irkildim.

Evet..! Letonya’nın Cesis ilinde Jaunatne par Iesaistīšanos adlı kuruluşta, Avrupa Gönüllülük Hizmeti yapmadan önce Riga’dan Cesis’e giden yolda geçen ufak bir hatıraydı bu giriş cümlem.

Ev sahibi kuruluşumun İlk AGH gönüllüsüydüm. Hem benim için hem kuruluşumun için özeldi. Anlatmaya başlamadan önce çok eğlendiğimi belirtmek isterim. Letonya’nın doğası beni çok etkiledi. Üniversitemi ormanlarla kaplı bir küçük bir ilde (Burdur) yapmış olmamın etkisi olsa gerek, gönüllülük dışında kafamı çok dinlendirdim. Öyle diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi kalabalık bir AGH gönüllülük deneyimimim olmadı benim. Çalıştığım ofis sakindi, zaten Cesis öyle kalabalık bir yer de değil. Toplam nüfusu 19.000, tabi ilçeler diğer yerleşim de içinde. Cesis merkez küçük zaten.

Gönüllülük olarak neler yaptım?
Ev sahibi kuruluşumun ofisini düzenledik ilk önce. Duvarlardaki kâğıtlardan başlayıp alçı-sıva-badana-sprey boya ile duvarları boyama derken ofisimizin odasını güzel hale getirdik. Daha sonra ofise yeni eşyalar aldık. Onların tasarımlarını-düzenlenmesini yaptık. Bir yandan da anaokulundaki çocuklarla beraber Christmas için hazırlıklar yaptık. Hafta’da 2 gün ordaydık. Diğer yandan haftada 2 gün Cesis’in çevresindeki tarihi – turistik yerleri gezdik, Leton gönüllü arkadaşlar eşliğinde. Bir taraftan da belli zamanlarda Devlet İş Kurumunda Letonyalı işsiz gençlere AGH’nin tanıtımı- Türkiye’nin tanıtımı derken uluslar arası bir sunum gerçekleştirdik.. Son zamanlarımda da Cesis’teki alışveriş merkezinde bize ayrılan bir oda’da ofiste tasarladığımız “yaratıcı oda” adlı projenin saha çalışmasını yaptık. Çocuklarla beraber yaratıcı şeyler yarattık. Pet şişelerin altını keserek şekiller yaptık, çiçekler,oyuncaklar vs.. Ben gökkuşağı şeklinde yel değirmeni yapmıştım, hatıra olsun diye Alışveriş merkezine astırmayıp taa Türkiye’ye, Gaziantep’teki odama astım. Her baktığımda bir tuhaf hüzünle karışık bir duygu kaplıyor içimi. Ne de olsa benim eserim ve Letonya’dan hatıra =)
Aslında gönüllülük çalışmalarım kısa gibi gözükse de öyle değil. Her birinin ayrı ayrı çalışma süreci vardı.

Hayatımda hiç görmediğim güzellikleri AGH sayesinde gördüm. Daha önce dediğim gibi kalabalık bir ekip yoktu. Ofisteki sürekli çalışan arkadaşlarımın sayısı 8 kişiydi. Arada bir gelen arkadaşlarla da bu sayı öyle büyük bir rakam etmiyor. Sıcak dostluklar kurmamı sağladı. Ve hayatım boyunca hiç unutmayacağım,Leton gönüllü arkadaşımın sırf bizim için (benden başka 1 Türk de vardı, o 1 ay ben 2 ay kaldım) her gece 3 km yolu tek başına yürüdüğünü.. Gece yalnız kalmayalım diye, bizimle beraber geçirirdi gecesini. Ve arkadaşım Akşam 5’e kadar bir yerde çalışıyordu. 5’den sonra bizimle beraber vakit geçiriyordu.. Ve sonra’da geceleri Fransızca dersine çalışıyordu.
Bir gün sordum, neden bize bu kadar ilgi gösteriyorsun? Ben Gaziantep’i çok seviyorum.. Gaziantep’e geldiğimde Türk arkadaşlar beni çok iyi ağırladı, yemedi yedirdi.. Bende size yardım ediyorum dedi.
Bu söz karşısında susup kalmıştım. Avrupa Gönüllülük Hizmeti, hakikaten de Avrupa’daki gençleri birbiriyle iyi kaynaştırıyor.. Letonya nere Gaziantep nere..

Doğayla iç içe bir cennet, Letonya. Hafta’da 2 gün Cesis çevresinde gezilere giderdik. Yürüyerek dağ,taş,bayır demeden Cesis’i arşınladım günlerce.. 1 günde 30 km yürüdüğümü hatırlıyorum.
Ērglu Klintis, līgatnes dabas parks, Gauja National Park., Turaida Castle,Sigulda, Līgatne parish, Sietiniezis Rock ve daha aklıma gelmeyen birkaç yer..

Ayrıca 93 Osmanlı Harbi zamanında Rusya’da esir düşen Türk askerlerinin Cesis’te şehitliği var. Turku Kapı diye. İlk hafta gitmiştik. Letonya’da bir şehitlik! Duygulanmamak elde değil.

Letonya’da neler öğrendim. Neler kattı bana?
O kadar çok ki! :)=) Hangisinden başlayayım!
Çocukluk korkum olan bisiklet sürmesini öğrendim orda. Çocukken küçük bir bisikletim vardı, bir gün çok fena düştüm ve kolumu ayağımı kanlar içinde bıraktım. O gündür, bugündür, bisiklete ayağımı sürmedim. Taa Letonya’da bisiklet sürmesini öğrenene kadar =)
İlk başlarda zorlansam da sonunda öğrendim.
Birisiyle anlaşmak için aynı dili konuşmamız gerekmediğini öğrendim, özellikle de küçük çocuklarla beraber çalışırken. Aynı duyguları yaşamak, her şeyi çözüyor.
Rusça-Letonca-İngilizce klavyeden hızlı yazmasını öğrendim. Proje dahilinde çalışmalarımızı bu klavyeden yazdım. Türkiye’ye gelirken aceleden bir Rusça karakterler içeren klavye almayı unuttum. Letonya’ya giden arkadaşlardan sipariş vereceğim =)
Letonya kültürünü öğrendim. Ta ilkokul yıllarımdan gelen araştırma merakı var bende. Durmadan bişeyler araştırır, yeni şeyler öğrenirim. Tabi Letonya’ya gitmişsin, Letonya Kültürünü öğrenmeden olmaz. Bu arada Letonya Kültürü UNESCO’nun koruması altındadır. Bir kültür koruma altına alınıyor! Hatta bunu anlatan bir logar kapağı şeklinde kabartma levha da asılmıştı, Riga’da. Sizlere birkaç Leton kültüründen kesitler vereyim.
İlk yılbaşı ağacı süslemesi Letonya’da. Noel’in çıkış kaynağı Pagan kültüründen gelme. Letonya’nın Hıristiyanlaştırılmadan önceki kültürü-inancı da Pagan Kültürüdür. Letonya’da doğan her kız için ıhlamur ağacı, her doğan erkek için de çam ağacı dikilir. Opera’ya çok önem verirler.. En güzel giysilerini giyerek gelirler, opera salonuna.

Kendimi çok şanslı hissediyorum, çünkü Letonya’dayım!
2 aylık AGH sürecince kendimi şanslı hissettiğim anlar oldu.
Doğum günümü Letonya’da kutladım. Sıcak dostluklar kurduğum Letonyalı arkadaşlarımla beraber doğum günü pastamı kesip beraber yedim. Üstüne de doğum günümün şerefine bir şampanya patlatıp beraber içtik. O gece Tanrı’ya çok teşekkür ettim. İyi ki gelmişim, iyi ki güzel dostluklar kurmuşum dedim. Gecenin en büyük sürprizi; Ev sahibi kuruluşumun bana özel hediyesiydi. Özel baskılı Tişört. Ön yüzünde ev sahibi kuruluşumun ismi, arka yüzünde ismim ve yeni girdiğim yaşım. Hediyeyi açıp gördüğümde gözyaşlarımı tutamamıştım. Hayatımda ilk defa böyle doğum günü hediye alıyordum =)

AGH süresince kuruluşumun basın sorumlusuydum! =) ( 2 Ayda 5.000’e yakın fotoğraf – 100 video – 2 kısa film çektim.) Her etkinliğimizin yüzlerce fotoğrafını çekiyordum. Ve AGH süresince ve Kuruluşumun ilk AGH gönüllüsü olması nedeniyle özel bir kısa film çektik. Letonya Cesis’te Agh gönüllüsü ne yapar, ne yer,ne içer..
1 hafta onun çekimleriyle uğraştım, o soğukta. Evet, Letonya hele de kışın çok soğuk. Ama ben soğuğa alışkın olduğum için hiç etkilenmedim hatta saçımı sıfıra vurdum. Ama Letonya’ya gelecekseniz yazın gelin, kışın serttir, fazla zevk almazsınız. Hem yazın Letonya’da çeşitli etkinlikler düzenleniyor.. Sarışınlar Festivali.. Kum Heykel Festivali.. Opera Festivali, Yaz Gün Dönümü Festivali.. Bunlar yazın oluyor. Ve yazın güneş Baltık ülkelerinde batmıyor. Sadece 1 2 saatliğine batıp çıkıyor.

Kışın sadece Stora Riga var. Letonya Bağımsızlık Günü kutlaması var. (18 Kasım)
Stora Riga’ya da katıldım bu arada. 80 tane gösteri yeri vardı. Her gösteri yeri, projeksiyonla Riga’daki büyük binalara yansıtarak çeşitli video gösterileri oynatıyor.. Artı konserler.. havai fişekler.. Çeşitli etkinlikler.. O geceyi unutmam. İğne atsan yere düşmez durumdaydı ve Riga’ya 2.gelişimiz ve ilk kez geziyorduk, yanımızda Leton telefonu yoktu bize eşlik eden arkadaşları kaybetseydik, geceyi sokakta geçirirdik. Letonyalılar sokağa dökülmüştü.


Evet, çekilen videoyu düzenleyip ev sahibi kuruluşumun başkanına izlettirdiğimde çok beğendi. Ayrıca çektiğim fotoğraflardan oluşan bir foto-video hazırlamıştım, belgesel niteliğinde. Herkes izlediğinde yüzlerindeki tebessümü görmek beni çok motive etti.

Çoğu arkadaş bilir, bilmeyenlere de söyleyeyim. Letonya’daki gönüllülük sürecimi blog adresimde yayınlamıştım. Ve bu blog sayesinde onlarca arkadaşla tanıştım ve güzel dostluklar kurdum ve çoğu arkadaşa Letonya’da Agh ve Agh’yi anlattım.

Bana bunu yazma imkanı sağladığı için Avrupa Gönüllülük Hizmetimde emeği geçen Ulusal Ajans, Gaziantep Gençlik ve Kültür Derneği ve Jaunatne par Iesaistīšanos’a sonsuz teşekkürler..

Bu yazıyı yayınladığı için TREXEVS Ailesine teşekkür ederim.

Mehmet Budak
Letonya – Cesis’de İlk AGH Gönüllüsü

http://trexevs.blogspot.com/2012/01/letonyada-gonulluluk.html

00:14 - No comments

Letonya'ya dair özlemler../ Man ļoti pietrūkst Latvijas!




Bugün bütün gün evdeydim..Ne kariyer sitelerinden iş arama, ne de türkiye’de olup biten haberleri takip etmek.. Anlayacağın boşladım bu günü. 24 Ocak 2012 günü evde pinekledim. Dışarıda dünden kalma kar vardı, sokaklar buz tutmuş. Ne işim var lan dışarıda dedim kendime. Otur evinde, sıcacık odanda.

Hard diskimi taktım bilgisayara.. Tam sayısını hatırlamadığım ama ortalama 5.000 diye tabir ettiğim fotoğraf-video ne varsa baktım,Letonya’ya dair.
Günlük arşivlediğim için her gün ne yapmısım baktım. Bi tuhaf oldum. Ya artı üstü 2 ay letonya’da yaşadın, arkadaş. Ne var lan bunda, diyen duygusuz arkadaşlar şimdi laf yetiştirecek. Ulan orda sen kalsaydın,görürdüm seni derdim. Diyom içimden.
Kötü bir izlenim verdim sanki. Tek başımaydım.. Kafamı dinledim.. Gezmedim ben. Zaten 2 ay kısa dönem agh yapmışsım…

Ama aslında gezecek çok vaktim vardı, hatta bana Christmas tatili için bilet hediye etmişlerdi.Ama gitmedim. Çoğu arkadaşa dedim bunu. Param az, geri gelince yemek parası kalmayacak diye.. Oysa ben cesis’i çok sevmiştim. Ayrılmak istememiştim. Nasılsa uzun dönem agh de gezecek fırsatım var. 2 yıldır burada stresli hayat yasamışsım, dogayı,sakinliği, insansız ortamı görmüşsüm,.. gezmek mi, sanki fifi! Ama O kalenin ordaki park.. Bazen canım sıkıldıgında giderdim. Sigaramı yakar, Maxima marketten aldığım ucuz yüksek alkollu birayla beraber o sessizliği izlerdim. Çok rahatlardım.. Oldum olası sessizliği, hiç kimsesizliği çok severim. Hatta üniversitemi sırf tatil yöresinde olsun diye yazdım,tercih listeme..  ve kazandım 2 sene okudum.. yıllar sonra yeniden sessiz ortam.. hiç kimse yok.. tek başımayım.. özgürüm lan! Ne benim işime karışan insan kırıntıları var ne de çalışmıyorum diye beni eleştiren insan parçacıkları..

Sonra.. Eruglu Klintis diye bi yer vardı.. Fotoğrafta gördüğünüz o ünlü resmi orda çekmiştim.. Acayip doğası vardı.. Arkadaşlarla giderken.. Lan sabahın köründe ormanın içinde ne işimiz var. Ofiste ne güzel sıcak ortamda gönüllülük yapmak varken ne geziyoz lan biz. Üstüne 10 kmlik yol. Bari gittiğimize deyse.. iyi hatırlıyorum.. bunu söylemiştim.Gittik de ne oldu. Bildiğin kumsal, kayalık, agaç yansıması falan filan.. ama orayı bana sevdiren İeva’nın çektiği Letonya Agh’min ünlü fotoğrafı oldu. Özgürlük ve sessizlik adını verdiğim 2 fotoğraf.. Sessizlik yazıdaki fotoğraf, özgürlük blog adresinin profil fotoğrafi.. yanda görürsünüz..

Bugün draugiem.lv de ekli arkadaşlarımla Letonya’yı özleme günü yaptım. Mesajlaştık.. Kimine dedim, türkiyeden bir isteğin var mı? Kimi “i dont know, never thinking about it” dedi. Ayarlarız rafık bişeyler dedim. Letonya hakkında konustuk, işşizlik.. son zamanlarda haberlerde çıkan Letonya’da azalan nufüs hakkında.. şakayla karışık türkiyeden lazımsa göndereyim dedim. Adamlar kapak atma derdinde.. İngiltere zaten bizim İstanbul gibi taşı toprağı altın ülke gibi Letonlar için.. İngiltere’ye gidecek arkadaşımla biraz sohbet etmiştim, ne oldu senin İngiltere işin dedim.. Hi mehmed.. waiting! Aynen benim gibi. Bende bekliyorum, iş durumunu. Geldiğimden berri 101 iş başvurusu yaptım. 10 iş görüşmesine gittim. Sonuç waiting for good news.

Soğuklar başlamış.. Deli gibi kar yağmış.. Draugiem’den arkadaşların kar fotolarına baktım.. Hay tikeyim lan şansımı dedim. Kar’ı severim.. Karda oynamayı.. kayak yapmayı severim.. Arkadaşların haftasonu kayak merkezindeki fotolarını görünce içten içe kıskanmıstım.. Ne yalan söylüyeyim..
Geçen hafta sonu antepde yabancı gönüllülerle beraber yağan kar’ın bıraktıgı kayacak karda eğlenmiştik, güzeldi ama snowboardları giyip adam gibi kayak yapmak! Üniversite’de arkadaşlarla beraber Davraz’da kaymıştık. Bkz: üniversite sessizlik ortamı ve üniv. De arkadaşlarla kayak yapmak ve Letonya agh! Evet çok benzer.. ama aradaki fark soğuk! Letonya deli gibi soğuk.

Sonra.. Aklıma gezmek geldi.. Diyorum ki, bekle beni uzun dönem.. Avrupa turu yapacam.
Letonya kafa dinleme mekanımdı…

Yazılanlar bunlar.. Kimine göre, ne diyo lan bu. Kimine göre, hocam sağol bilgiler için..
İnsanlar çok farklı.. Anlamıyorum! İstekleri farklı.. Kendi rahatıma bakarım, yazarım bu yazıyı..

Bu yazıyı yazarken Letonya’da son günlerde dinlediğim - Stalker filminin müziği olan “ Edward Artemiev – Meditation ve Halil Sezaioğlu Paramparça ve İsyan şarkıları eşliğinde yazılmıştır. Ama ağırlık Edward ağabeymizin..

Gaziantep’ten sevgilerle..

24 Ocak 2012 – 23:57

7 Ocak 2012 Cumartesi

23:37 - No comments

Türkiye'de ilk günler


Bir Avrupa Gönüllülük Hizmetinin sonuna gelmiş bulunmaktayız,  agh gönüllüsü ve agh gönüllüsü adayı
Güzel geçen 2 ay'ı da geride bırakmanın hem sevinci hemde üzüntüsü var! Keşke bitmeseydi,diye söylensek de sonuçta her güzel birşeyin sonu vardır!

Agh neler kattı bana, kısaca anlatmak gerekirse; zaten youthpass da yazmıstım, burda da yazalım. Kendimi geliştirdim, geliştirebildiğim kadar. Çocukluk korkum olan bisikleti sürmesini öğrendim. Hayata karşı bakış açımı genişletti, farklı kültürlerden insanlarla birarada yaşamasını öğretti ve kendi kültürümüzdeki insanlarla bile zar zor anlaşırken adını, kültürünü bilmediğim insanlara yardım etmesini öğrendim. Tekniksel - diğital-matematik vs gibi konularda kendimi daha önce az bilgili oldugumu öğrendim ve geliştirdim.

Yazının giriş cümlesinde yazacaktım aslında, şimdiki yazacaklarımı.. Biraz geç oldu aslında, yazmaya başlayalım. Normalde hafta içi sıcağı sıcağına yazarım derken gönderen kuruluşumu ziyaret, iş görüşmeleri, arkadaş görüşmeleri derken hafta sonuna sarktı.

Evet,Agh'nin diğer katkısı da, iş hayatına etkisi büyük. Geldiğim günün sabahına iş görüşmesine gittim. Daha ne diyelim bu konuda! :)

Letonya Cesis'i çok sevdim. Küçük bir yer olmasına ragmen, inanılmaz sakinlik,rahatlatıcı havası vardı. Özlüyorum aslında. Uzun dönemi de Letonya'da yapsam mı diyorum kendime.. Zaman geçsin şekillensin hayatım,ona göre gidişatı belirleriz!

Letonya ile ilgili Agh konusunda herhangi bir sorunuz olursa benimle iletişime geçerek elimden geldiğince edindiğim bilgileri sizlerle paylaşırım. Çünkü AGH macerama başlamadan önce ve başlarken bu tip blog sayfalarından bilgiler aldım, hayaller kurdum ve bende elimden geldiğince çorba da bir tuzum olsun istedim sadece.

Yayında ve yapımda emeği geçen herkese teşekkür ederim!

4 Ocak 2012 Çarşamba

03:24 - No comments

Ve Türkiye'ye Dönüş

Güzel geçen 2 ayın sonunda Türkiye'ye dönmek...
Bir rüyanın bitmesi ve diğer bir rüyanın başlaması gibi.. Rüyalarda yaşıyormuşcasına...

Hâlâ alışamadım şu türkçe klavyeden yazı yazmaya, oysa daha ilk günüm,bugün. Rusça karakterli klavyeden türkçe karakterli klavyeye geçiş biraz zorluyor insanı. ve bu şimdiye kadar yazdığımı türkçe klavyede zorlanmıyormuş gibi yazıyor gözüküyor olabilirim, ama her kelimesini özenle yazıyorum.. Oysa gönüllülük zamanında tüm klavyelerde sorunum olmamıştı, düzgünce yazmıştım hatta hızlı yazıyordum. Karşımda 2 ay önce kullandığım bilgisayar klavyesini görünce, alışkanlık işte naparsın der gibi, yazım yanlışı yapıyorum.Burda özenle yazdığım için sizler farketmiyorsunuzdur ama içte sıkıntılar var. Ozellıkle ı - i karışımı beni biraz zorluyor...

Soğuk günler..
Antep ve çevresi kış ayında son zamanlarda soguk olmaya başladı. Letonya'daki soguk günleri özlercesine,üşüyorum..

Ne bileyim daha önce agh yapmamış biri bunları tuhafla karşılayabilir ama birde agh yapan arkadaşlara sormak gerek..

Aslında çok şey yazacaktım ama bu yazı türkiyede yasadıgım sıkıntılar olsun diye yazıyorum.
Trafik olayıyla ilgili hiç bir sıkıntım yok.Alışmamaya özen gösterdım,letonya,da.. ve bu yüzden sıkıntım olmadı.

1 günlük sıkıntılar bunlar..

Devamını yazacagım, blog sayfasında..

Hoşça kal Gönüllü arkadaşlar..